Ölüyorum.
Bu kez sahiden ölüyorum.
Gelecek misin yasıma?
Boz Atlı Hızır gibi son nefesime yetişecek misin?
Ucunda ölüm var Heves Ali’m, ucunda elbette ölüm var.
Gelmeyeceksen, elini son kez omzuma koymayacak, alnımı öpüp yolculamayacaksan, bağışlanma dilemeyeceksen; adını aldığın Ali hakkına söyle bari: Sahiden sevdin mi beni?
Kederli sözlerin, kurumuş gözlerin, tozlu yolların, saklanan mendillerin, içli kıpırdanmaların misafiri, cenazelerin duacısı, hikâyelerin sırdaşı… Dünya ölümlü, gün akşamlı… Son Ağıtçı, Heves Ali’yi arıyor. Evlerde, sokaklarda, dere boylarında, raylarda, uzayıp giden bozkırda… Heveeeessss diyerek susuyor. Bana hikâyeni anlat, ağıdını yakacağım.
Ucunda Ölüm Var, yarım asır süren bir aşk hikâyesi. Yalpalayan, şehirden şehire gezinen, derman arayan, sayıklayan, hatırlayan, rüya çağıran ince bir ah!
Kemal Varol, maharetle memleketi anlatıyor, güneşin içinde doğup battığı bir roman anlatıyor. Masalsı, gürül gürül, ölmeye yatan.
227
Turki
Modern Edebiyat
1986
Loading....