Dünya tarihine baktığımızda etnik mücadelelerin verildiği ülkelerde egemenlerin koruculuk ve buna benzer metotları yürüttüğü görülmektedir. Vietnam da Yeşil berelilerle beraber yerel güçlerin Vietkonglara karşı mücadelelerini görmekteyiz. Peru da Aydınlık Yol gerillalarının mücadelesinde bu unsurların Kızılderililerin mücadelelerine karşı kullanıldığını görmekteyiz. Türkiye'de ise Köy koruculuğu sisteminin değişik adlarla bile olsa geçmişi ikinci Abdülhamit dönemine rastlamaktadır. Abdülhamit'in 1891'de "Hamidiye Alayları" diyebir yapı oluşturduğunu görmekteyiz. Tamamına yakınının Kürt aşiretlerden oluştuğu bu süvari Alaylarının komutanları yerel aşiret liderleridir ve bunlara askeri rütbeler verilmiştir. Bu yapıların ortaya çıkarıldığı dönemlerin, Kürtlerin Milli duygularının oluşmaya başladığı dönemlere denk gelmesi tesadüfi olmasa gerek. Buna benzer ikinci örneği Cumhuriyetin kurulması sırasında görmekteyiz. 1923'te memleketi eşkiyadan temizlemek gayesi ile köylülere, köylülerden toplatılan silahlar dağıtılmaktadır; İzale-i Şekavet Kanunun olarak çıkarılan bu yasa 1962'de Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle yürürlükten kaldırılmıştır. Devletin aynı metoda 1985 tarihinde bir kez daha başvurduğunu görmekteyiz. Bu dönemde de hedef yine uyanan Kürt Milli duygusunun yansımalarını etkisiz hale getirmektir.