Zordur aslında göçmenlerin haletiruhiyesini anlamak. Hem geride bıraktığına sadakatle bağlı kalır hem de vardığı yere ait hisseder kendisini. Öyle ki göçmenlerin kimlikleri, farklılığa rağmen değil farklılık aracılığıyla yaşayabilen ve kendilerini durmaksızın üretebilen ve hatta yeniden üretebilen kimliklerdir. Zaten bir müzakere süreci değil midir kimlik?
Kimliklerin bu metcezirinde medyanın ayrı bir yeri vardır elbette. Londra’da yaşayan Türk göçmenlerin gündelik yaşamında medya kullanımına yönelik bir izleyici etnografisi tam da söz konusu yeniden üretim sürecini anlamaya yardımcı olmaktadır. Türkiye’den yayınları ulusötesi alanda tüketen göçmen, kimliğinin ifadesini ideolojik okumaları ile birlikte yapmaktadır. Kozmopolitan hayatın akışı ile diyasporik kimliğinin sürekli yeniden inşası sırasındaki “ideolojik” gerilimi, gündelik yaşamına gömülü televizyon izleme, gazete okuma ve yeni medyayı kullanma davranışlarına yansıtabilmektedir. Sınırların bozguna uğradığı bir dünyada kendini anlamdırma çabasıdır aslında bu. Anlamın toplumsal olarak inşa edildiği ulusötesi alanda göçmen kimliğinin varoluş ve oluşuna dair bir çalışma elinizdeki.
154
Turki
Sosyoloji
2012
Loading....