Cumhuriyetten günümüze uzanan tarihsel gerçekler. Mesela kaçakçılık, terör, çeteler ve mafya. Bu olgular tabi ki sadece Susurluk kazasıyla su yüzüne çıkan gerçekler değil, aslında uzun bir geçmişi kapsayan, hep üzerini örtmeye çalıştığımız gerçeklerdi. Susurluk kazası ise beklenmedik bir anda gözümüzde patlayan bir sol kroşeydi.
Çatlılar, Yeşiller, Ömer Lütfü Topallar, Haluk Kırcılar vardı zaten, şu anda da varlar, yarında var olacaklar. Ne zamana kadar? Basını siyasetçisi ve halkıyla birlikte yanlış sistemin içerisinde araç olan bu insanlarla uğraşmayı çok aza indirgeyip, sistemdeki çarpıklıklarla ve yanlışlıklarla yoğunlaşmayı gerçek tadında becerene kadar.
1998 Şubat ayında Alaattin Çakıcı ile yaptığım bir telefon görüşmesinde (4 veya 5 adamının Cavit Çağlara suikast hazırlığı yaparken yakalandığı günlerde) heyecanlı bir soru cevap trafiği yaşarken bir ara sorumu dinlemeden ortada keserek şunları söyledi.
"Bak sus ve iyi dinle! Bu Mesut Yılmaz var ya onun başbakan olmasında çok büyük desteğim var ama o kıymet bilmedi. Benim iyi niyetimi kötüye kullanıyor. Bak sana söylüyorum 5 veya 6 ay içerisinde onu başbakanlıktan düşürmezsem bana da Alattin Çakıcı demesinler"
120
Turki
Araştırma İnceleme Kitapları
2000
Loading....