Miraz Arslan, "Dağlıya Yazılar" diye adlandırdığı şiir-mektuplarında, "Yitik bir kentli" olarak Dağlı'ya seslenirken, her mektubu bir kayıplar ağıdına dönüştürüyor; çünkü, yitikliğin diyarı olarak imlenen kentler ve oralardaki güncel hayat, dağın işaret ettiği bir başka varoluş biçiminin anti tezi olarak anlamlandırılmakta. Böylesi bir anlamlandırmayı mümkün kılan şey, hem reel hem de simgesel olarak dağın, Kürtlerin gündelik hayatında kuşatıcı bir anlamla eşleştiriliyor olma gerçeğidir. Böylece, metnin anlam ekseninde "Dağlı" ile "Dağlı olmayan" hiyerarşik bir ilişki içinde karşılaşmakta ve karşıt konumları temsil etmektedirler. Dağlı'nın dilinde, bir Sürgün'dür Dağlı olmayan. Dağlı ile Dağlı olmayanın karşılaştırılması, hakikilik ile sahteliğin, doğallık ile yapaylığın, kendini bulmuşluk ile yitikliğin, özgürlük ile esaretin karşılaştırılmasıdır bir bakıma. Ama tüm bu zıtlıkların ötesinde, Dağlı ile Sürgün bir "Sözcükler Ülkesinde" buluşabiliyorlar yine de. Filistin'in büyük şairi Mahmut Derviş'in ünlü şiirinde bahsettiği gibi bir "Sözcükler Ülkesi"nde. Orada dilin kemiği yoktur; itiraflar ve itirazlar, yargılayan ve bağışlayan kelimeler le samimiyetin süzgecinden dökülürler. Orada kelimeler hem derttir hem derman. Yaralı bir kimliğin dile geldiği yerdir Sözcükler Ülkesi
127
Turki
Kürtçe-Şiir-Kitapları
1986
Loading....