Hüzün ve Mavi
“Lola, sonsuzluğun, kaç yıl yaşadığıyla değil, neler yaşadığıyla ilgili olduğunu Toni’ye sarıldıktan sonra anladı. Gökyüzüne baktılar, yağmur damlaları yüzlerine çarpıyor, alevler içinde olan bedenlerini ferahlatıyordu. Yağmurun gün ışığına olan aşkının kanıtı gökyüzünde belirmişti. Gökkuşağı… Lola gökkuşağına bakıp gülümserken, yanına hemşire Bianka geldi ‘demek buradasın Lola. Ben de seni arıyordum her yerde.’ dedi. ‘Evet, buradayım, Toni savaştan gelmişti. Az önce buradaydı. Ama şimdi nereye gitti bilmiyorum. Sen gelince kayboldu.’ dedi Lola; tatlı, küçük bir kız çocuğunu andıran bir sevimlilikle. Hemşire Bianka, gülümsedi. ‘Gel, ilacını verelim sana. Sonra birlikte Toni’yi ararız.’ dedi. Lola ayağa kalktı oturduğu yerden. Hemşire Bianka’nın elini tuttu, Arapşeyh Akıl Hastanesi’nde ilaç saati gelmişti Lola’nın.”
Okuduğu son cümleler sarstı Aras’ı. Allak bullak oldu. Akıl hastanesi mi? Akıl hastanesi nereden çıktı diye geçirdi içinden. Dönüp tekrar okudu son cümleleri. Evet, hemşire ve akıl hastanesi yazıyordu. Gözlerinin gördüğüyle okuduğu şey aynıydı. Aras, “Nasıl yani, Toni savaştan dönmedi mi?” dedi şaşkınlıkla. Bay Hiç de en az onun kadar şaşırmıştı…
120
Turki
Edebiyat - Roman
2017
Loading....